Hatay (Antakya) Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi

Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerle (obsesyonlar) ve bu düşüncelerin neden olduğu zorlantılı davranışlarla (kompulsiyonlar) tanımlanan ruhsal bir hastalıktır. Günlük yaşam işlevselliğini kısıtlayabilen obsesif kompulsif bozukluk, iş ve sosyal yaşamda önemli problemlere yol açabilir ve yaşam kalitesini düşürebilir.

Obsesyonlar, bireyin zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelişir, sıkıntıya, huzursuzluğa, kaygıya neden olur ve kişi tarafından mantık dışı olarak değerlendirilir.

Kompulsiyonlar, takıntılı düşüncelerin neden olduğu yoğun sıkıntıyı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak için gerçekleştirilen yineleyici davranışsal ve zihinsel eylemlerdir. Bu şekilde gerçekleştirilen düşünce ve davranışların obsesif kompulsif bozukluk olarak tanılanması için günlük işlevleri etkileyecek ve kısıtlayacak kadar yoğun olması gerekmektedir. Hatay (Antakya) Obsesif Kompulsif Bozukluk hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz bizlere iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

 Obsesif kompülsif bozukluğa sahip kişiler, obsesyon ve kompulsiyonları bir arada yaşayabileceği gibi, yalnızca obsesif düşüncelerden kaynaklanan belirtileri ya da yalnızca kompulsif (tekrarlayan) davranışların neden olduğu belirtileri de gösterebilirler. Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, bireylerin aile, iş ve özel hayatlarını etkileyerek büyük bir stres kaynağı haline gelebilir.

 Takıntı hastalığına sahip kişiler, mikropların neden olabileceği kirlenmeden korktukları için gün içinde defalarca ellerini yıkamak ya da evlerinin her köşesini takıntılı bir şekilde temizlemek gibi belirtiler gösterebilirler. Takıntı hastalığının bir türü olan biriktirme hastalığına sahip kişiler ise eşyalarıyla duygusal bir bağ kurdukları için bugüne kadar sahip oldukları her şeyi bir arada tutma zorunluluğunu hissedebilirler.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NEDENLERİ NELERDİR?

 Obsesif kompulsif bozukluğun nedeni tam olarak bilinmese de biyolojik ve evrensel faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadı düşünülmektedir.

 Çevresel faktörler:  Kişinin sosyal ve aile çevresinde yaşadığı stres hastalığın gelişimini tetikleyebilir. Kişide var olan hastalık hafifi semptomlarla seyrederken belirli çevresel faktörler hastalık semptomlarını arttırabilir. Cinsel taciz, kişinin yaşamında köklü değişikliklere sebep olan evlilik, taşınma, çocuk sahibi olma gibi faktörler obsesif kompülsif nedenleri arasında sayılabilir. Bunlara ek olarak hastalık, kişinin sevdiği birini kaybetmesi, okul ya da iş yaşamındaki problemler, insanlarla ilişkilerinde yaşadığı travmalar ve kaygılar da hastalığı tetikleyen önemli sebeplerdendir.

 Biyolojik faktörler: Karmaşık bir yapıya sahip olan beyin, normal fonksiyonlarını devam ettirebilmek için nöron adı verilen sinir hücrelerine ihtiyaç duyar. Elektrik sinyalleri ile iletişim kuran nöronların birbirleriyle bilgi alışverişini sağlayan kimyasallar nörotransimitterlerdir. Bu transmitterler arasında yer alan seratonin seviyesindeki düşme obsesif kompülsif bozukluğun gelişimine neden olabilir. Seratonin miktarındaki değişimin ebeveynlerden çocuğa geçmesi de obsesif kompulsif bozukluğun genetik olabileceğini düşündürür. Beyindeki seratonin dengesizliği beynin planlama ve sağduyu ile ilgili bölgelerini olumsuz etkiler. Ayrıca streptokok bakterisi nedeniyle oluşan enfeksiyonun da obsesif kompülsiyon gelişimine yol açtığı ile ilgili de araştırmalar vardır.

Obsesif kompulsif bozukluk tedavisi

 Obsesif kompülsif bozukluğun teşhisi için herhangi bir laboratuvar testi söz konusu değildir. Konusunda uzman bir psikiyatrist tarafından hastanın davranışları izlemeye alınır ve belirtiler değerlendirilerek hastalık teşhis edilir. Tedavinin başarısında erken teşhis son derece önemlidir. İlaç tedavisi ve bilişsel davranış terapisi birlikte uygulanır.

 Bilişsel davranış terapisi: Terapi tedavisinin amacı hastaların ritüellerini gerçekleştirmesini önleyerek korkularıyla yüzleşmelerini sağlamak ve anksiyetelerini azaltmaktır. Obsesif kompulsif bozukluğu olan hastaların abartılmış felaket içeren düşüncelerini azaltmaya odaklanan bilişsel davranış terapisi ile hastanın gerçek gibi algıladığı düşüncelerden uzaklaştırılması sağlanır.

 İlaç tedavisi: Antidepresan ilaçlar ve beyindeki serotonin düzeyini dengelemeyi sağlayan ilaçlar hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılır. İlaç ve bilişsel davranış tedavisine cevap vermeyen hastalarda beyin cerrahisi ya da elektrokonvulsif terapi uygulanır. Elektrokonvulsif terapi hastanın başına takılan elektrotlar yardımıyla nöbete sebep olan elektrik şoku verilir. Oluşturulan nöbetler sayesinde beyinde nörotransmitterlerin salınımı artar. Düzenli yapılan tedaviler ile hasta normal yaşantısına dönebilir.

Uzman Ekibimizle , Sağlığınız Hakkında Danışmanlık veya Terapi Almak İçin Hemen İrtibata Geçin , Sizin İçin En uygun terapi sürecini hemen başlatalım. Web sitemiz üzerinden hızlı bir şekilde  randevu oluşturarak bizlere ulaşabilirsiniz. Klinik yol tarifi için tıklayınız.